Zübeyde Fidan Kırmızı’nın ‘İpekböcekçiliği’ İle İlgili Eserlerine Yoğun İlgi
Kültür SanatAraştırmacı - Yazar Ve Haberdiyarbakir.Org Haber Ajansı Köşe Yazarı Zübeyde Fidan Kırmızı’nın, ‘Diyarbakır’da Geçmişten Günümüze, İpekböcekçiliğinin Gelişimini Ele Alan İki Eseri, Büyük İlgi Görmeye Devam Ediyor.
Haber Muhabiri Ali Şeran"ın Özel Haberidir
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı ve Dicle Üniversitesi'nin kuruluşunun 50. yılı münasebetiyle Dicle Üniversitesi Rektörlüğü tarafından iki kitabı da basılan Zübeyde Fidan Kırmızı'nın ilk eseri olan ‘AMİD-İ NUR’, 2009 yılında Şeyhmus Diken editörlüğünde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi yayınları arasında neşredilmiş ve oldukça beğeni toplamıştı. Ardından kitabının yeni baskısını yapan Araştırmacı-Yazar Zübeyde Kırmızı’nın, bu kez birbirinden farklı ve ilginç görsellerle zenginleştirilmiş eseri de, bir hayli ilgi gördü. ‘DİYAR-I İPEK / DİYARBEKİR İPEKBÖCEKÇİLİĞİ’ Adlı ikinci kitabında, ipekçilik konusunu, oldukça geniş bir yelpazede ele alan, ipekböcekçiliğinin tarihsel gelişimini anlatan Zübeyde Kırmızı’nın bu eserinin editörlüğünü Doç. Dr. Emel Demir Görür yaptı. Tam on dokuz farklı çeşit ipeğin ele alındığı eser, bir hayli zengin görsel ve içeriklerle, adeta İpekböcekçiliğinin tarihsel gelişimine ışık tutmakta.
Araştırmacı-Yazar Zübeyde Fidan Kırmızı, adeta bir kaynak kitap değeri taşıyan eserlerinde, İpekböcekçiliğinin, binlerce önce yıllık gelişiminden, bugünlere gelişini ve Diyarbakır’da ipekböcekçiliğinin gelişimini, sürükleyici ve gayet rahat anlaşılır bir üslupla anlatmakta. Konuyla ilgili görüşlerini dile getiren Zübeyde Fidan Kırmızı, şunları söyledi: ‘Günümüzden dört bin küsur sene evvel Çin İmparatoru Hoangti’nin saray bahçesinde bir tırtılın dut yaprağı yediği ve sonrasında koza ördüğü görülür. İmparator bu kurdun hayatının tetkikini, takibini kızı Kraliçe Shi-ling-shi’ye verir. Bahçede ağaçlar arasında gördüğü ipek kozalarını alıp sarayda çeşitli tecrübelerden geçirdikten sonra ipek böcekçiliğini, kozadan ipek çekilebileceğini, elde edilen ipekten kumaş dokunabileceğini öğrenir ve sanat haline getirir. Sanat haline getirmesi sebebiyle ipekçilik, zamanla tüm dünyaya yayılır. Ağırlığınca altınla takas edilmesi Çin’in zenginleşmesini sağlamıştır. Bu serveti kaybetmemek ve bu sanatın başka ellere geçmemesi için, teşebbüs edenlerin idam edileceği duyurulur. Diğer bir husus da ipekçiliğin Çin ile beraber İran’da da aynı zamanda geliştiği kaydıdır.
Mukaddes Dinimiz İslam’ın; İran, Asya, Çin beldelerine girmesiyle beraber, ipekçilik en ince ayrıntısına kadar öğrenilip, Diyarbekir, Lübnan, Bizans, Sicilya, İtalya, Bağdat, Avrupa, İslam ülkeleri ve bütün dünyaya yayıldı, tarihi bir hakikattir. İpeğin lüks ve gösterişe meyyal bir nesne olması sebebiyle. İpeğin evcilleştirilmiş böceğinin tek gıdası dut yaprağıdır. Verimli toprakların bitkisi, ipeğin olmazsa olmazı dut ağacı, Bursa ve çevresinde, Güneydoğu Anadolu’da Diyarbekir’de, böceğin gıdası olarak çok güzel değerlendirilmiştir. 19. yüzyılın başında Diyarbekir’e gelen seyyahlardan biri olan J.S.Buckingham, Seyahatnamesinde: “Şehrin imalatları esas olarak ipekli ve pamuklu mallardır. 1.500 dokuma işiyle meşgul olan dokuma tezgâhı vardır.
Yaklaşık 500 tanesi pamuklu dokuyor ve Hasan Paşa Hanı’nda iş görüyorlar. 300 tanesi de deri imalatçısı olup, cilt işinde çalışıyor, ayakkabı, saraçlık ve derinin diğer tüketim dallarında faaliyet gösteriyorlar’ diye anlatır. Bir başka seyyah Vital Cuinet de Seyahatnamesinde görüşlerini şöyle dile getirir: Şehirde 28 maroken fabrikası, 21 ipek ve keten kumaş imalathanesi, 30 kumaş boyacısı, iyi kalitede ipek üretimi için, ipek böcekçiliği yapılan evler bulunmaktadır’.
Bu Konu, Bütün Yönleriyle Ele Alınmalı ‘İpek ve İpekböcekçiliğinin Diyarbekir için önemli bir yeri vardır. Bu nedenle, ‘İpeğin Tarihçesi’ ve ‘Diyarbekir İpekçiliği’nden’ biraz da olsa bahsetmek, ‘Karanlıklara ışık saçmak ve bilmeyenlere öğretip, tanıtabilmeyi, kendim için bir görev olarak addediyorum’ diyen Araştırmacı-Yazar Zübeyde Fidan Kırmızı, sözlerini şöyle tamamladı: ‘Öylesine ki, Diyarbekir’de, İstasyon Caddesi’nde ‘İpek Böcekçiliği Enstitüsü’ kuruldu. Enstitüde ipekböceği tohumu üretilir, halka onar gramlık kutular içerisinde üretilen tohumlar satılırdı. Enstitünün bulunduğu mahalli dut ağaçları bakımından zengin bir yerdi. 1940’lı yıllar ve sonrasında Kulp İlçemizde, koza üretimi çok gelişmiş olup, Kulp’a bağlı köylere Kaynak, Ağaçlı, Narlıca, Karpuzlu, İslam Köy’e tohumlar satılırdı.
Seccade, yatak örtüleri, perde, kilim, genç kızların çeyiz hazırlığının envai çeşidi, el emeği göz nuru ipeğin ışıltısını yansıtan çeyizlerinin en önemli öğesi ipek olmuştur. 1988 senesinde, Dört “Tepme Mancınık” tezgâhı ve tezgâh ustası Bursa’dan Kulp’un Ağaçlı Köyüne getirilerek, genç kızlar ve kadınların, ipek çekme eğitimi almasını sağlamak için kırk gün Ağaçlı'da kalmaları sağlanmıştır. Lütfü Dokucu ve daha sonraları Belediye Başkanı olan Yusuf Bayram’ın, günümüzde nahiyede sürdürülen ipek iplik üretiminde payları yadsınamaz.
Akabinde, ülkemizde tek ipek iplik üretimi yapan ‘İpek İplik Üretim Tesis’ Kulp Kaymakamlığı’na ait olup, Ağaçlı köyünde (mahallesi) kurulmuştur. Günümüzde de ipek tesisi varlığını sürdürmektedir. Fabrikanın tam zamanlı çalışması ile yılda ortalama 43 tona yakın kozadan, 5 tona yakın ipek ipliği elde edilmeye başlanılmıştır. Gerek ilimiz ve bölgemiz ve gerekse ülkemiz ekonomisi açısından, özel bir yere sahip olan İpekböcekçiliği konusunu, önümüzdeki süreçte ele almaya devam edeceğiz’.
İlginizi Çekebilir