Recep Eser
Haberdiyarbakir.Org // Columnist
İletişim haberdiyarbakir.org@gmail.com
Büyük bir felaket yaşadık. Belki de tarihin en büyük felaketi bu. Adı DEPREM…Vefat eden binlerce insanımız, On binlerce yaralımız, Yıkılan binlerce binamız, Yetim ve öksüz kalan yüzlerce yavrumuz, Kaybolan hayatlar, umutlar ve yarının hayalleri var. Hangisine yanalım bilmiyoruz. İçimiz yanıyor hem de cayır cayır yanıyor. Ne diyelim Yüce ALLAH’ tan gelen bir felaket bu. Boynumuz kıldan ince. Ama depremden daha çok içimizi yakan ve insan eliyle, aklıyla yapılanlar var. Nemi onlar.
Deprem Fırsatçıları… Başta ekmek olmak üzere temel gıda maddelerine hemen zam yapanlar, Bir çorbayı, bir tostu 100 TL. satanlar, 10 TL.lik bisküviye 40 TL. etiket asanlar, Kira fiyatlarını 2-3 katına çıkaranlar, Yağmacılar, talancılar, hırsızlar ve olumsuz olan daha neler neler. Birde neden bu kadar pahalı diye soranlara “kimseye zorla satmıyoruz, hesabına gelirse vb.” diye acayip acayip cevaplar verenler var.
Bu nedir ya. Siz nasıl bir zihniyet yaşıyorsunuz. Bu nasıl bir sapkınlıktır. Bu nasıl bir dünya malına tapmaktır anlamak mümkün değil. Şimdi bir yerde bunlar varken diğer yerde ise; Elinde neyi varsa depreme gönderenleri gördük. Tek ineğini satıp gönderen annemiz, Elindeki tek sobayı yollayan teyzemiz, Kızının çeyizini getirip teslim eden amcamız, Kumbaralarını gönderen yavrularımız, Memleketine gelenlere ücretsiz çorba, giysi, duş imkanı insanlarımız, Deprem bölgesine gidip tavuk döner standı açıp ücretsiz dağıtan gönlü büyük kardeşimiz, Yüzlerce yemek, giysi, su vb. ikram edenler, Ücretsiz şoförlük, iş makinası operatörleri, Ülkenin bir yanından kalkıp gelen yüzlerce gönüllüler, Kısacası küçükten büyüğe elinden gelen ne varsa yapmak için çırpınan gönlü güzel insanlarımız var.
Birde bu (Parti Ayırt Etmeksizin Diyorum) siyasiler var. Deprem bölgesine gelip orada canla başla çalışanların çalışmalarına engel olan, bir enkazın başında objektif ve kadrajlara poz verip abuk sabuk açıklamalar yapanlar, Pis pis gülenler, Böyle bir zamanda bile seçimlerden bahsedenler var. Bir işe yarayacaksanız gelin yoksa gelmeyin kardeşim. Bir sözüm de devletini kötüleyenlere. Belki ilk zamanlar biraz zaman kaybı olmuş olabilir ama devlet görevinin başındadır. Lütfen devleti kötülemekten vazgeçin. Şimdi yaraları sarmak zaman. Ne konuşacaksanız sonra konuşun. Son sözüm; Bu İnsanlara Bir Tas Su Veren Herkes Başımızın Üstündedir Aksi Olanlar Ayağımızın Altındadır.
Yorum Yazın