Diyanet teşkilatının bu son yıllarda şikayet konusu olabilecek davranışlarının, ana muhalefetin haline getirilmek istendiği gerçeği yer yer konuşulmaktadır. Bütün halkın dini ve manevi ihtiyaçlarının karşılandığı bir kuruluşun bazı siyasi amaçlara alet edilmek istenmesi, genellikle haklı tepkilerin kaynağını teşkil etmektedir. Maneviyatına ve bulunduğu konuma herkesten daha fazla saygılı olması gereken bir kuruluşun’ herhangi bir siyasi partinin üssü gibi çalışmaya sevk edilmesi şahsımca itibarı zedeler.
Bugünkü Diyanet yöneticilerinin bir takım oluşumlara zemin hazırladıkları gözden kaçmamaktadır. Bazı müesseseler bir partinin program esaslarına göre işleyişe sevk edilebilirler. Lakin tüm vatandaşların inanç gereklerini karşılamak için kurulmuş bir teşkilatın bazı siyasi görüşlere ve propagandaya alet edilmesi her şeyden evvel İslam inancına, ahlak ve maneviyat saygısına yakışmayan bir anlayıştır.Diyanet teşkilatlarının bu tür bir anlayışa alet edilmesi, son zamanlarda halkın tepkilerine maruz kalmaktadır. Bazı Din görevlilerinin, Dini müesseselerde siyasi propaganda mahiyetinde vaaz ve telkinleri çok yakışıksız ifadelerle dile getirildiği söylentilerini duymaktayız.İslam dininin toplayıcılık ve birleştiriciliğinin telkin edileceği yerde, islami nezakete yakışmayan siyasi uslübün oldukça rahatsız edici şekilde kullanıldığı anlatılmaktadır.
Camiye giden vatandaşların farklı siyasi görüşleri sebebiyle tehdit havası içerisinde muhatap alan din görevlileri, yaptıkları hareketin dini hizmetten ziyade siyasi taraf ve propaganda teşkil ettiklerini bence düşünmek zorundadırlar. Milletin dine ve maneviyata karşı olan saygı ve bağlılığını korumak için Diyanetin çok hassas olması gerekir. İnsan camilere siyasi görüşlerini değiştirmeye değil, Allaha olan kulluk borcunu ifade etmeye gider. Böylesine manevi bir şeyi siyasi zemine çekmek, çok ağır manevi bir mesuliyet sebebidir. Bazı Din görevlilerinin işini gücünü bırakarak resmen görevli oldukları halde siyasi propaganda faaliyetleriyle, yola çıktıkları konusunda şikayetler var. Bir çok tayin ve atamaların bile bu sebeplerle yapıldığını ifade edenler var. Halbuki Dini hizmetlerin bir partiye bağlı olarak yürütülmesinin çok yanlış olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Ayrıca siyasi gurupların, gelip geçici olduğu da unutulmamalıdır. Bu tarz gruplara hizmet ediyor gibi görünerek, menfaat ve imkan temin etmek isteyen Din görevlileri kendi maneviyatlarını tehlikeye atıyorlar ve halkın huzurunda kendi itibarlarını da harcamış oluyorlar. Bir teşkilatın başında bugün belli bir görüş yarın başka bir görüş bulunabilir.
Herhangi bir Din görevlisi Siyasi gruplara hizmet etmek anlayışından ve parti militanı gibi çalışmaktan kaçınmalıdır. Yarın herhangi bir değişiklik anında ilk rahatsızlığı duyabilecek” Din adamı gibi çalışmasını bilmeyenler” olacaktır. Din adamları tüm partizan duyguların üstünde kalmasını bilen bir meslek anlayışına sahip olmalıdır. Bu anlayış hem Dine karşı olan yakınlaşmayı kolaylaştırır, hem de Din adamının itibarını her türlü şaibeden uzak tutar. Halkın Dine ve Din adamına olan saygı ve sevgisini partizan hareketlerle kırmaya hiçbir Din görevlisinin hakkı yoktur. Bu yönde Diyanet kurumlarının daha duyarlı ve temkinli davranmasını bekliyoruz…. ULU ÖNDERİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ünde dediği gibi Din ve Devlet işleri ayrıdır.
Özlem Kaya
Haberdiyarbakir.Org // Columnist
İletişim haberdiyarbakir.org@msn.com
Yorum Yazın