Reklamı Geç
toyota 08 10 2024 başalam
Diyarbakır
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
BTC/USD57646.841
reklam 7
Birgül Bozkaya // Family Counselor

Birgül Bozkaya // Family Counselor

Mail: [email protected]

reklam 2

Ergenlerde Riskli Davranışlar

Ergenlerde Riskli Davranışlar

Birgül Bozkaya
Haberdiyarbakir.Org 
// Columnist
İletişim 
haberdiyarbakir.org@gmail.com

Ergenlerdeki riskli davranışları anlamak için, öncelikle ‘riskli davranış’ tanımını yapmak önemlidir. Ergenlik döneminde bir davranışın riskli olup olmadığını değerlendirirken, davranışın sıklığı, şiddeti, bağlamı, kontrol edilebilirliği ve potansiyel işlev kaybı gibi çeşitli faktörler devreye girer.   Riskli davranış; ergenlerin iyilik hallerini tehdit eden ve sorumlu bir yetişkin olma potansiyellerini sınırlayan istemli davranışlardır.’ Ergenlik sürecinde gençlerde; okuldan kaçma, alkol-madde kullanma, evden kaçma, şiddet eğilimi gösterme, suç işleme ya da işleme eğilimi olması, kendine zarar verme, sokakta çalışma ve erken cinsel ilişkide bulunma gibi riskli davranışlar gözlenebilmektedir. Bu riskli davranışların oluşumuna etki eden faktörlere baktığımızda, ‘gencin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum, kültürel etkenler, olumsuz akran ilişkileri, aile içinde eşler arasında çatışma, istismar/ihmal, iletişimsizlik, aşırı otorite veya kuralsızlık, okulda dışlanma/damgalanma, dikkat eksikliği veya öğrenme güçlüğü’ gibi faktörler karşımıza çıkmaktadır.

Riskli davranışların Türkiye’deki ergenler arasındaki yaygınlığına baktığımızda, ergenlerin %42’sinin fiziksel şiddet göstermekte ve %8’inin okul ortamında tabanca taşımakta olduğu bilgisine ulaşmaktayız. Lise öğrencileri arasında yaşam boyu her hangi bir madde kullanma oranı ise %14,3 olarak saptanmıştır. Üniversite öğrencilerinin yarıdan fazlasının 15-19 yaşları arasında ilk cinsel deneyimini yaşadığını ve 1/3’ünün kondom kullandığı bulunmuştur. Bu durum, ergenlik sürecinde riskli davranışların tespit edilerek, ciddi tablolara dönüşmeden müdahale edebilmenin ve önleyici tedavi süreçlerinin hem okulu ve gencin akran çevresini hem de aileyi içine alan sistemik destek yöntemler olmasının önemini göstermektedir. Birçok ünlü tarafından da yaşandığı bilinen ve gençler arasında gözlenebilen, çoğunlukla utanç duyguları ile saklanan, en önemli riskli davranışlardan biri kendine zarar verme davranışıdır. Kafa vurmak, kendine vurmak, dudak ısırmak, tırnak yemek, saç yolmak, deriyi cimciklemek, kendini kesmek ve kendini yakmak gibi şekillerde gözlenebilir. İstismar vakalarında sıklıkla gözlenebilmektedir. Amaç, kendini cezalandırma, duyguları bastırmadaki ve başa çıkmadaki yetersizlik ile baş etme çabası, kendilik kontrolünü sağlama, intikam alma, yaşadıklarını/canlı olduklarını kendine gösterme ve sembolleştirmedir. Türkiye’de, kendini kesme davranışı 16–20 yaş döneminde, yurtdışında ise 13–19 yaş döneminde gözlenmeye başlamaktadır. Kendine zarar verme davranışı olan ergenlerin aile ve akrabalarında madde ve alkol kullanımı anlamlı ölçüde yüksektir.

Riskli davranışlar sergileyen ergenler, müdahale ve tedaviye yönelik incelikli ve şefkatli bir yaklaşım gerektirir. Bu ergenlerin doğası gereği “kötü” olmadıklarını, aksine eylemleri aracılığıyla altta yatan, tedavi ve destek gerektiren psikiyatrik sorunları ifade ediyor olabileceklerini hatırlamak çok önemlidir. Ergenlerde olumlu davranışları etkili bir şekilde teşvik etmek ve riskli davranışları caydırmak için, ergenlerin eylemlerini etkileyen altta yatan faktörleri anlamak zorunludur.  Önleme, özellikle ergenlere özel olarak tasarlanmış sosyal farkındalık ve müdahale programlarına duyulan ihtiyacı vurgulayarak, riskli davranışların ele alınmasında hayati bir rol oynamaktadır. Ergenlerde riskli davranışları neyin oluşturduğunu anlamak, tetikleyicileri belirlemek ve koruyucu önlemleri uygulamak, daha sağlıklı bir ergenliği teşvik etmenin temel bileşenleridir. Bazı davranışlar ebeveynler için endişe verici olsa da, tipik ergen davranışları ile müdahale gerektiren daha derin sorunların belirtileri arasında ayrım yapmak önemlidir. Psikolojik müdahaleler, ergenlerin duygusal patlamalar, riskli karar verme ve karşılaşabilecekleri diğer zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olabileceğinden, riskli davranışları ele almada anahtardır. 

Bilişsel-davranışçı terapiyi, aile terapisini ve ilaç tedavisini birleştiren çoklu sistem terapisinin, ergenlerin riskli davranışları yönetmelerine ve olumlu değişimi teşvik etmelerine yardımcı olmada oldukça etkili bir yaklaşım olduğu belirlenmiştir . Ebeveynler, ilgili davranışların tanınmasında ve tipik ergen davranışları ile müdahale gerektiren davranışlar arasında ayrım yapılmasında çok önemli bir rol oynarlar. Sorunlu davranışları doğrudan hedef alan ergen odaklı müdahale programlarının uygulanmasıyla erken müdahale edilmesi ve riskli davranışların artmasının önlenmesi mümkün olmaktadır. Ergenlerde yaygın olan spesifik riskli davranışların anlaşılması, bu davranışları tetikleyen faktörlerin belirlenmesi ve koruyucu önlemlerin uygulanması, ergenlik döneminin daha sağlıklı geçmesi ve zararlı faaliyetlerde bulunma olasılığının azaltılması açısından temel adımlardır.

 Genel olarak, riskli davranışlar gösteren gençler ile çalışırken, genç ile empati kurmak, ‘ilgili, ön yargısız, saygı duyan, anlamaya çalışan, destekleyen tavır ve tutum içinde olmak’, aktif dinlemek ve görüşmenin sorgulamaya dönmemesi kritiktir. Terapist olarak sadece sorunlar ile ilgili konuşmaktan kaçınmalıyız. Motive edici ve umut veren görüşme olmasına dikkat edilmesi, seçenekler sunulması, sade, anlaşılır bir dil kullanılması ve açık, uygulanabilir, ortak hedefler konulması da önemlidir. Gencin olumlu yönleri vurgulanmalı, aile ve okul ile de görüşmeler yapılarak tedavi sürecine katılması sağlanmalıdır.

Yorum Yazın

toyota 08 10 2024 başalam
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar