Yoğun bir iş gününü sonu kendimi eve attım. Biraz dinlendikten sonra bir çok akşam vakti yaptığım gibi parkta yürüyüşe çıktım. Biraz yürüdükten sonra soluklanmak için bir banka oturdum. İkindi vakti yağan yağmur 2-3 tane küçük su birikintisi oluşturmuştu. Ayaklarında ışıklar yanan 3-4 yaşlarında bir kız çocuğu annesinin yanında sallana sallana benim olduğum banklara doğru yürüyorlardı. Şirin kız birden su birikintilerini fark etti. Sanki hazine bulmuş gibi su birikintilerine doğru koştu ve kirli hatta çamurlu suların içine girdi. Annesi de yorulmuş olacak ki hemen yandaki banka oturdu. Küçük cimcime su birikintilerinin içinde zıplıyor, gülüyor, bir ayakkabılarından çıkan ışıklara bakıyor, birde her zıplayışında sağa sola savrulan su damlacıkları bakıp adeta onlarla dans ediyordu. Bir ara annesi; Kızım yavaş ol, amcanın üzerine su sıçratma dedi. O anda küçük kızla göz göze geldik. Birbirimize gülücük attıktan sonra annesine döndüm. Lütfen bırakın bu büyük mutluluğa devam etsin. İstediği kadar su sıçratsın. Ne olacak Belli ki bu dediğim ikisini de hoşuna gitmişti. Genç anne gülümsedi kız kahkaha attı. Tekrar su birikintileri ile ışıklı ayakkabılarını buluşturdu.
Suyun içinde hopluyor, zıplıyor, o birikintilerin her biriyle kendine özgü dans figürleri sergiliyordu. Tabi bize de bu güzelliği izlemek düşüyordu. O an annesine döndüm. Baksanıza şu çamurlu, kirli su birikintileri içinde ne kadar mutlu. Sanki koca bir çocuk havuzunun içinde. Oysa bizler biz büyükler koca evlerde, lüks arabalarda, kocaman havuzların içinde bile bu mutluluğun yüzde biri kadar mutlu olamıyoruz. Evet hocam dedi anne. Çok doğru diyorsunuz. Ben bunu üniversiteyi bitirdiğimde anladım. Ne çok mutluyduk çocukken, öğrenciyken. Meğer mutlu olmaları için ne çok sebepleri var çocukların. Evet küçüklerin mutlu olmaları için ne kadar çok sebepleri varsa, biz büyüklerinde mutsuz olmak için o kadar çok sebepleri var. Çocuklar; Çamurlu bir su birikinti ile mutluluğu yakalayan güzel varlıklar. Bir plastik top ile dünyalar kadar sevinen harika canılar. Bir küçük şeker ile hayatlarını tatlandırmasını bilen sevimli yaratıklar. İki üç tanesi yan yana gelince kendilerince hemen bir oyun geliştirip aynayan akıllı bıdıklar. Kendisine güldüğünde hemen karşılık veren güzellikler. Kendilerine bakınca mutlu olduğumuz renk renk çiçekler. Sizler her zaman mutlu olun. Çocukken de mutlu olun, büyüdüğünüzde de mutlu olun. Hey büyükler lütfen onları imkanlar dahilimiz de mutlu edelim. Çocukken de mutlu edelim, büyüdüklerinde de mutlu edelim. ALLAH sizleri korusun…
Recep Eser
Haberdiyarbakir.Org // Columnist
İletişimhaberdiyarbakir.org@gmail.com
Yorum Yazın