Türküler, türkülerimiz; Ne güzeldirler. Dinlediğiniz zaman alıp götürür bizi. Birde bakmışsın ki başka diyarlardasın, köyünde yada sevdiğinin, sevdiklerinin yanındasın. Dinlediğin zaman gerçekleri görürsün. Gözünün önünden geçer güzellikler. Çünkü gerçekler güzeldir. Neşet Baba derki; Cahildim dünyanın rengine kandım. Aşık Veysel; Benim sadık yarim kara topraktır. Hele Celal Güzelses; Yaş destanı dedimi gerçekler çarpar suratına. Ve daha niceleri var böyle. Bu güzellikler her zaman hayatımızda olsunlar.
Birde Dürüstlük Türkücüleri var bilirmisiniz onları? Bunlar ne saz, ne söz hiçbir şey bilmezler. Hiçbir zaman dürüst olmadıkları halde hep bu türküleri kendilerine uyarlayıp söylerler. Hem sesleri de güzel değil bunların. Sanki biz onları bilmeyiz, tanımayız, görmeyiz sanırlar. Oysaki onlardan daha iyi biliriz onları. Bunlara dürüstlüğün tarifini yap deseler onu bile bilmezler, beceremezler. Çünkü tek becerdikleri yalan dolanla olan türküleridir. Bu kelimelerin arkasına sığınarak kendilerini ön plana çıkarır. Kendinden olmayanları ötekileştirirler. Kendi ve kendi gibileri gibi olanların film senaryolarını yazar, yönetir ve oynarlar. Bunlar içi yalnızca önce kendileri, daha sonra da onlara yakın olanlar vardır. Birde bunlar kendinden daha başarılı, akıllı, çalışkan olanları da kıskanır ve onların önüne geçmek için her şeyi yapmayı kendilerine mubah görürler. Yalnız kaçırdıkları iki şey var bunu hep unutuyorlar. Birincisi; Kendileri dahil herkes gerçekleri biliyor. İkincisi; Gerçekler er geç ortaya çıkıyor…
Recep Eser
Haberdiyarbakir.Org // Columnist
İletişimhaberdiyarbakir.org@gmail.com
Yorum Yazın